Geçenlerde izlediğim Grey’s Anatomy dizisinde bir konu ele
alındı. (9.sezon 12.bölüm)
HAYALET UZUV SENDROMU (Fantom Sendromu)
Ve bu konuyla ilgili
araştırma yaparken yakaladım kendimi.
Birçok kaynaktan aldığım bilgiler doğrultusunda hayalet uzuv
sendromu en tuhaf zihinsel hastalıklar listesinde ilk 5 in arasında yer alıyor.
Kısacası Kolu bacağı ayağı eli parmağı bir şekilde kopmuş
insanların artık yerinde olmayan o parçalarında ağrı seğirme kaşıntı acı
hissetmelerini dile getirmeleriyle ortaya çıkan tabloya hayalet uzuv sendromu deniliyor.
Peki artık yerinde olmayan bir bacağı örnek alalım;
var olmayan bir uzuvda ağrıyı nasıl ve neden hissedebiliyoruz?
Fizyolojik olarak vücutta omurilikten orta beyine giden sinirler; acıyı beyinin ilgili bölümüne aktarıyor ;aslında tabi ki olmayan bir uzuvdan beyne giden herhangi bir sinir iletimi olmuyor;ancak beyin bedeni sürekli tamamlamaya çalışan bir program gibi o uzuv varmışcasına ve tamamen rastgele birbiçimde sinir uyarımını göndermeye devam ediyor. Hayalet uzuv sendromu aslında tamamen beyin içi sinir iletiminden kaynaklanan sinir uyarımını kopmuş olan uzuvdan geliyormuş gibi işlemesiyle ortaya çıkan bir durum.Duyu ve algı farkını en net gözlemleyebildiğimiz bir sendrom hayalet uzuv sendromu.
Fizyolojik olarak vücutta omurilikten orta beyine giden sinirler; acıyı beyinin ilgili bölümüne aktarıyor ;aslında tabi ki olmayan bir uzuvdan beyne giden herhangi bir sinir iletimi olmuyor;ancak beyin bedeni sürekli tamamlamaya çalışan bir program gibi o uzuv varmışcasına ve tamamen rastgele birbiçimde sinir uyarımını göndermeye devam ediyor. Hayalet uzuv sendromu aslında tamamen beyin içi sinir iletiminden kaynaklanan sinir uyarımını kopmuş olan uzuvdan geliyormuş gibi işlemesiyle ortaya çıkan bir durum.Duyu ve algı farkını en net gözlemleyebildiğimiz bir sendrom hayalet uzuv sendromu.
İzlediğim bölümde bu sendromu yaşan karaktere ilk önce Kaliforniya
Üniversitesinden Hint asıllı Bilim Adamı Vilayanur
Ramachandran' nın geliştirdiği ve şuan hala savaş gazilerinde,motosiklet
kazalarında zarar görmüş ,bir sebeple uzuvlarından birini kaybetmiş hayalet
uzuv sendromu yaşayan insanlarda tedavi amaçlı kullanılmaktadır.Bu yöntem
modern psikolojinin değerli bilimadamı Ramachandranın ayna kutusu adını verdiği
bir yöntemdir.Bu yöntem,hastaya sağlıklı uzuvla kesilen uzuv arasına
konulan bir aynayla gerçekleşiyor. Hasta sağlıklı bacağınının yansımasını
aynada gördüğünde olmayan yerdeki görüntüyü tamamlamış oluyor.Görsel anlamda
beynin algısı değiştirilmek isteniyor.Görsel bir aldatmaca yoluyla beyine uzuvun yerinde olduğu kol veya bacak artık
kesik değilmiş ve istediğini yapıyormuş gibi bir mesaj gönderiyor.Bu yöntem
uzvunu kaybetmiş hastaların tedavisinde başarıyla uygulanıyor.
Ancak bu uygulama esnasında ilginç olan çalışma hastanın
aynadaki yansımayı görerek algıyı değiştirdiğini ve ağrısının yok olduğunu
gözlemlerken o anda gözlerini kapatmasını ve yok olan uzuvun hareket ettiğini
düşünmesi istenildiğinde ağrı tekrar meydana geliyor.Bu sebepledir ki görsel anlamda
beyne mesajın gitmesi gerekiyor.
Ve yine dizide bu yöntem karakter tarafından çok işe
yaramıyor;ağrıları devam ediyor ikinci başvurdukları şey meditasyon ve telkinle
beyine komut verme zihinsel canlandırma ile artık beynin tam olarak bütünlemek
istediği bedenin bir parçasının yok olduğunu kabul ettirmeyi amaçlıyor.
Ve yine senaryo gereği üçüncü bir yöntem deneniyor mevzu
olan uzuv bacak ve ağrının şiddetlendiği bir anda protez bacağa ani bir şekilde
neşter-bıçak saplanıyor.Saplandığı anda acı hissedeceğini ve kanama olacağını
bekleyen beyin olmadığını ve bir şey hissetmediğini farkederek kabullenmeye
başlıyor ve olmayan uzuva hareket et komutunu vermekten vazgeçiyor. Uzuvun
olmadığını kabul ettiği anda ağrı da yok oluyor.
aslında vucudunuzun her eksik parçasında hayalet sendromu
devreye girebilir.İç organlarımızda bile rahmi alınmış bir hastanın
belirli dönemlerde adet sancıları duyması
gibi örnekler yaşanmıştır.Hasta kendini kandırmıyor;her şeyin farkında ancak
yinede bu ağrıyı,kaşıntıyı,sancıyı hissetme deneyimi hasta için sürükleyici bir
anlam kazanıyor.
Peki hayalet uzuv
sendromu ile ilgili yaptığım bu araştırmalardan sonra edindiğim sonuç nedir?
Acıya dikkatimizi verdiğimiz sırada prefrontal korteksin
dorsolateral bölgesi aktive oluyorken, başka bir uğraş nedeniyle odağımızı
acıdan uzaklaştırdığımızda orbitofrontal bölge aktive oluyor.
Prefrontal korteks acı duyumundan sorumlu orta beynin
etkinliğini azaltabildiğinden bu bölgenin acımızı bilinçli olarak kontrol
edebilmemizden de sorumlu tutulabileceği düşünülüyor.
Ağrı kesicilerin durduramadığı acıyı,ağrıyı beynin
öğrenilmiş algısını dönüştürerek durdurabiliyoruz gerçeğine birkez daha
ulaştım.Yani meditasyon, yoga, hipnoz gibi yöntemlerle beynimizin öğrenmiş olduğu
pratikleri bozarak bunun yerine yeni pratikler tanıtarak acı, ağrı stres
algısının değişebileceğini söyleyebiliriz.
Norobilimin Sherlock Holmes’u diye tanınan yukarıda bahsi
geçen hayalet uzuv sendromunu ayna teorisiyle basit bir yaklaşımla harika
çözümler sunan bilim adamı Vilayanur Ramachandran’ın
ülkemizde Türkçeye çevrilmiş bir kitabına da rastladım.İlgilenenler için
harika bir kaynak olacağını düşünüyorum.
Sevgiler....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder