HÜKÜMET KADIN

Yorumlarına baktığımda genelde çok etkilenmedim. Ya  da izlemek için içimde dehşet bir istek uyanmadı ta ki eleştirilerden bağımsız izlemeye karar verene kadar. Seyir halindeyken eğlenmeyle birlikte akılda kalıcı replikleriyle bu bloğa konuk olacağını düşünmemiştim. Semiyat Midyatın yönetmenliğini yaptığı Hükümet Kadın da Demet Akbağ, Güneydoğu’nun ilk kadın belediye başkanı Xate’nin mücadeleci yapısını komik unsurlarla süslemiş, eğlenceli, sürükleyici bir film. Yer yer ince mesajları anlamlandırarak yer yer kahkahalar atarak film içine çekiliyorsunuz. Hükümet Kadın film yorumlarının neden bu kadar farklılık gösterdiğini de filmi izledikten sonra anladım. Bazılarının farklılığa tahammülü yok, oysa filmin vermek istediği mesaj doğru alınmış olsaydı zaten dikkat çektiği konuda farklılıklara rağmen birbirimizi sevmekti.
Hükümet Kadının en dikkat çekici söylemi de bana göre şu repliklerdi :

HAYALET UZUV SENDROMU


Geçenlerde izlediğim Grey’s Anatomy dizisinde bir konu ele alındı. (9.sezon 12.bölüm)
HAYALET UZUV SENDROMU (Fantom Sendromu)
Ve  bu konuyla ilgili araştırma yaparken yakaladım kendimi.
Birçok kaynaktan aldığım bilgiler doğrultusunda hayalet uzuv sendromu en tuhaf zihinsel hastalıklar listesinde ilk 5 in arasında yer alıyor.
Kısacası Kolu bacağı ayağı eli parmağı bir şekilde kopmuş insanların artık yerinde olmayan o parçalarında ağrı seğirme kaşıntı acı hissetmelerini dile getirmeleriyle ortaya çıkan tabloya hayalet uzuv sendromu deniliyor.
Peki artık yerinde olmayan bir bacağı örnek alalım; var olmayan bir uzuvda ağrıyı nasıl ve neden hissedebiliyoruz?

ÖLÜM..Hiçlik midir? Mahkeme midir?

HİÇLİĞİ DÜŞÜN...


Bir Alan Watts videosu daha buldum..
Güvenlik, sükunet, hak edilmiş bir uykudur belki de? 
Başlık içerik biraz karamsar olsa da kimi zaman sıkça aklımızdan geçen bir olgu..
Ölünce ne olacağına dair kimin kesin fikri var ki?
peki sizce nedir gerçekten ölüm?

HAYAT BİR DANSTIR...



Ve bir Alan Watts videosu daha...
Peki Alan Watts hakkında biraz bilgi edinelim ;
1915-1973 yılları arasında yaşamış; Britanyalı ; filozof ;karşılaştırmalı dinler uzmanı (bu neyse güzel birşey olsa gerek) ve yazar olarak tanınıyor;
nette yaptığım araştırmalar sonucunda Türkçe altyazılı 2 video ancak yabancı dillerde sayısız seminer ve konuşma kayıtlarına rastladım..
Genelde hayatla;inançla;Tanrıyla;ne olduğunuz ve kimliğinizle ilgili sorular sormanızı bir başka yaklaşımla çevrenizde varolan herşeyi irdelemeden irdelemenizi istiyor :)
HAYAT BİR DANSTIR VİDEOSUNDA ;
...... ve bir aldatmaca var korkunç bir aldatmaca..Kendimizi Hayat boyu kandırdık...
Hayat müzik eşliğinde bir eğlenceydi ve sen müzik çalarken parçaya eşlik ya da dans etmeliydin...
aklıma işleyen cümlelerdi...
Allan Watts'un Türkçe diline çevrilmiş benim bulabildiğim 8 kitabı var ;  kendi okumam gereken kitaplar listesine ekliyorum..İlginizi çekebilir...
Sevgiyle...

Bir kurbağayı kaynar su dolusu bir kazanın içine attığımızda neler olur dersin?





-    Tabi ki kurbağa can havliyle refleksif bir şekilde kazandan dışarıya sıçrayacaktır. Acı verici bir deneyim ve belki birkaç yanığın ardından, kazanın içine atlama ile ilgili olumsuz bir kodlamayla ancak kendisi için uzun vade de olumlu bir deneyimle yaşamaya devam edecektir...

Peki.... başka bir kurbağa soğuk veya ılık su dolusu bir kazanın içine atıldığında ve su yavaş yavaş ısıtıldığında neler olur dersin?

-    Bu sefer kurbağa yaklaşan tehlikeden habersiz, kazanın içerisinde kalmaya devam edecektir. Gittikçe artan su sıcaklığı kurbağayı daha da sersemletecektir, taa ki yerinden kıpırdayabilecek hali kalmayana dek  ve....kaçınılmaz son...
 Eminim aranızda kurbağa öldürmek isteyen yoktur :) 

İşte bu durum birçok insanın da hatta toplumlarında yaşam öyküsüdür...

Önemli bir çıkarım; 
Birşeyi yavaşça değiştirirseniz; çoğu kimse bunu fark etmez...

Yani;

Eğer para sorun olmasaydı nasıl bir yaşam sürdürmek isterdiniz?



Hayatımda para sorunum var diyenler için şiddetle önerdiğim bir bağlantı...
Bizler bu eğitim süreçlerimizde yaşanan garipliklerden nasibimizi aldık mı yeterince?
Bu satırları okuyan kaç kişi yaşamaktan mutlu olmadığı yaşam döngüsünde? ya da o döngüde olduğunun farkındalığında? Farkında olupta sadece durabilmekte? NASIL adım atacağını bilmeden sadece izlemekte?

Kendi dünyamda NASIL'ı arıyorum...ve paylaştıkça daha çok yakınlaştığımı hissediyorum...
Sevgiler....